Titreyip çırpınmaya başladım çünkü sıcaklık dayanılacak gibi değildi. Yeter Ebe avucundaki tuzdan biraz dudaklarıma sürüp biraz da alnıma dökünce önce serinledim, sonra soğuk bardağın sıcak suya temas edince çatladığı gibi çatladığımı hissettim. Korkuyla gözlerimi kapattım. “Kovulmuş şeytandan ve onun iblislerinden Allah’a sığınırım,” diyerek gözlerimi açtığımda gördüğüm manzara karşısında neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Tahta üzerine yarı çıplak uzanmış bedenimi görüyordum. Bu nasıl mümkün olabilir, diye düşünürken bedenimin dışında olduğumu fark ettim. Bedenimin iki metre kadar yükseğinde durmuş havada süzülürken kendime bakıyordum. Sır içinde sır saklıdır. Sırrı örten her bir perde, gözlerin önüne set olarak çekilir. Görmediklerimiz, sırrın önündeki kalkandır. Bizleri koruyan bu kalkan korku pençesiyle yırtılırsa görünmeyenler görünür ve akıl buna dayanmakta zorlanır. Bu kitap, 10 kitaplık serinin ikinci kitabıdır.