Duman, taş, kil, deri, kumaş, ağaç ve ışık... Yazılı anlatımın izini süren okurlara yazılmış gelmiş geçmiş tüm kitapların mucizevi hikâyesidir Papirüs. Sözcüklerin uzay-zamanda yolculuk edebilmesi için icat ettiğimiz nesnenin ve neredeyse otuz asırdır onu koruyanların yolculuğuna dair bir anlatı. İskender’in savaşlarından Vezüv’ün patlamasına, Kleopatra’nın saraylarından Hypatia’nın ölümüne, iç savaşta neredeyse yok olan Saraybosna Kütüphanesi’nden her gün binin üzerinde kitap girişi yapılan Oxford Kütüphanesi’nin dehlizlerine… Okuru zaman yolculuğuna çıkaran bu kitap, dünyanın dört bir yanında kitapların doğumuna ve ölümüne tanıklık etmeye çağırıyor. Tüm bu maceranın gerçek kahramanlarıysa tıpkı bizim gibi sıradan okurlar. “Vallejo zekice bir karar vererek akademik dil yerine hikâye anlatıcısının sesini seçmiş. Papirüs arka arkaya sıralanmış bilgiler olarak değil bir hikâye gibi okunuyor. Böylece okumayı tutkuyla seven bir okurun, kitaplara övgüsü olan bu büyüleyici deneme daha duygusal, daha açık bir hal almış.” (Alberto Manguel) “Çok iyi yazılmış bu başyapıtın atmosferi gerçekten hayranlık verici sayfalardan, kitaplara ve okumaya duyulan sevgiden oluşuyor.” (Mario Vargas Llosa)