2019’un son aylarında ilk olarak ayak seslerini duyduk pandeminin. Bu seslerin geldiği ülke hepimize uzaktı. Ancak çok kısa süre içinde adı da çoktan koyulmuş olan virüs uzakları yakın etti ve tüm dünyaya yayıldı. Önce sosyal medya hesaplarımıza Çin’de virüsün yayılmasını önlemek için alınan olağanüstü sert önlemlerin görüntüleri düştü. Bu kadar da olmaz dedik. Olmaz dediğimiz her şey sırayla oldu. Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden çok kötü haberler geldi. Virüs kıtanın en gelişmiş ülkelerini kasıp kavuruyordu. Hastaneler, özellikle de yoğun bakım birimleri dolup taştığı için sağlık sistemleri çoktan krize girmişti. Krizin önüne geçmek için hızla tam kapanma kararları alındı. Böylece hayatlarımıza, tam kapanma, kısmi kapanma, maske, dezenfektan, el yıkama gibi kavram ve davranışlar girdi. Artık kimse birbirine sarılamaz, tokalaşamaz ve yaklaşamaz oldu. Maske-mesafe-hijyen, evde kal, maske tak gibi yeni sloganlar girdi hayatımıza. Pek çok sosyal bilimci, ekonomist pandeminin hayatlarımızı kökten değiştireceğini öngördü. Mamafih yaşarken zaten çoktan değişmişti hayatlarımız. Bu kitap, hayatlarımızda gerçekleşen köklü değişimlerin izlerini medya ve yeni medyadaki temsiller üzerinden sürüyor. Pandeminin yol açtığı kaos ve katastrofi, en çok da doğru ve şeffaf bilgiye ihtiyacı elzem hale getirdi. Bu nedenle pek çoğumuz, üyesi olduğumuz gruplardan, güven duyduğumuz konvansiyonel mecralardan bazılarının pek de inanmadığı pandemiye yol açan virüsün varlığı, nasıl bulaştığı, nasıl tedavi edilebileceği, aşısının hangi vadede bulunacağı gibi hayati bilgileri el yordamıyla bulmaya çalıştık. Zira pek çok ülkedeki muhafazakâr popülist liderler, bu bilgilerin gerçekliğini bulandırmak için ellerinden geleni yaptılar. İşte bu kitap yerelden küresele pandemi üzerine yapılan tartışmaları, yayılan tevatürleri gelenekselden dijitale kadar bütün medyaya yansıyan izdüşümler üzerinden ele almayı hedefliyor. Kitap, insanlık tarihi içinde önemli bir yer kaplamaya aday Covid-19 pandemisine dair okuyucuya bir çerçeve sunmayı hedefliyor. Umarız kitabın çizmeye çalıştığı bu çerçeve, okuyucuya endişe değil de bir nebze olsun umut aşılayabilir.