Ahmet Davutoğlu, İslami-muhafazakar muhitin yıldız akademisyeni olarak bilindi uzun yıllar. Sonra “bilge” bir Dışişleri danışmanı olarak sahne arkasına geldi, ardından bizzat Dışişleri Bakanı olarak mikrofon önüne çıktı – derken, Başbakan oldu. Şimdi, Türkiye’ye bir ufuk gösteriyor, “...sefere çıkacak ordulara okunacakmış gibi hamasetle, karşısına alıp konuşabilse ikna edemeyeceği kimse olamazmış gibi abartılı bir özgüvenle, itiraz edene kırılacağı, küseceği, çok kızacağı izlenimi uyandıran bir tutkuyla, 100-200 yıl öncesine doğru son sürat yol alan bir kervanın en önünde, göğsünü rüzgara açmış gibi coşkuyla...” - Ümit Kıvanç’ın tasvir ettiği gibi.