Husserl, Logical Investigations’ını yazarken, bilincin kendisini fenomenolojik bir soruşturmaya tabi tutmuştur. O, bir şey “hakkında-bilinç” olmanın bilincin tam özü olduğu sonucuna varmıştır. Otuz yıl sonra, yaşamı esnasında yayımlanmış son büyük eseri olacak olan Cartesian Meditations’ta, Kartezyen cogitonun özü, cogitatumu en az cogitonun kendisi kadar doğrudan doğruya içerir diyerek aynı anlayışı ifade etmiştir. Her iki ifadede de Husserl bir bilinç edimi ve nesnesinin ayrılamaz olduğunu, ya da 1913’te yayımlanan Ideas I’de dile getirdiği üzere, onların yalnızca aynı şeyin özne ve nesne tarafları olduğunu söylüyordu. Bu nedenle, bir bilinç edimini yeterince, yani özsel bir şekilde bilmek onun nesnesini bilmektir. Bunun da ötesinde, nesneyi mutlak bir şekilde, en iyi ihtimalle daima şüphe konusu olan varoluşunun olumsal koşullarından izole edilmiş hâlde bilmektir. Öyleyse, herhangi bir bilinçli edimin özünü bilmek, nesnesinin özünü bilmektir ve bu, nesnesi hakkında bilimsel bilgiye sahip olmaktır.