BMayflower'ın yolculuğu hakkında bir şeyler bildiğimi sanırdım. Ama o eski, su alan gemi 1620 yılı sonbaharında, New England sahillerine vardığında neler olduğunu keşfetmeye başlayınca fark ettim ki, birçok Amerikalı gibi, ben de ülkemizin hikâyesini asıl başlatan insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyormuşum.Hacılar ve Kızılderililerin ilk Şükran Günü kutlamaları hakkında sürekli anlatılan hikâye, Plymouth Kolonisi'nin tarihine haksızlık ediyor. Huzurlu bir işbirliğinin ilham verici bir tablosundan ziyade, Hacıların Amerika'daki ilk elli yılları daha çok heyecan dolu, trajik, kendine hizmet eden, cesur kişilerin elde ettikleri çok kıymetli barışı koruma çabalarıyla geçen, tutkulu zamanlardır. Fakat bu barış, sonunda o toprakların gördüğü en kanlı savaşlardan biriyle sonlanmıştır. İngilizler yıkıcı kayıplar vermişlerdir; öte yandan, onlara karşı ayaklanan Kızılderililer ise halk kimliklerini yitirmişlerdir. İlk Şükran Günü'nün hevesi, yerini topyekün savaşın dehşetine bırakmıştır.Bağımsızlık Bildirgesi'nin imzalanmasından bir yüzyıl önce, Kral Philip Savaşı adındaki bu dönüm noktasıyla, Amerika toprakları ırkçılık, şiddet, dinsel kimlik anlaşmazlıklarıyla tanıştı ve yine bu olay sonrası keşfedilen ekonomik fırsatların cazibesi de batıya doğru acımasız bir hücumla sonuçlandı. Ancak, Hacıların da sonradan anladıkları üzere, savaş kaçınılmaz değildi. İki farklı halkın birlikte yaşamak için sarf etmeleri gereken zahmetli çabadan vazgeçtiklerinde kaybedilenlerin korkutucu boyutunu keşfetmek, onların çocuklarına ve torunlarına kalmıştı.Amerikan topraklarına varışının üzerinden üç yüz yetmiş beş yıldan fazla süre geçtikten sonra, her gün daha da karmaşıklaşan, daha da tehlikelenen bir dünyada, Mayflower'ın hikâyesi bize hâlâ birçok şey öğretebilir.(Tanıtım Bülteninden)