Doğa kendisini gizlemeyi sever… Erdem ve ahlâk maskeleri tek tek çıkarıldığında insan ilişkilerindeki büyük korkuların ve derin zaafiyetlerin nasıl saklı tutulduğu görülecektir. En masum görünen hallerden habis ruhların doğduğuna pek şaşmamalı, her çağda toplumların tehlikeli olarak görüp dışladığı kimseler hakkında da hemen hükme varılmamalı. Çünkü zaman, insanlara dair sözünü şimdi söylemekten çok yarınlara ertelemiştir. Mevcut değerler dünyasında çift yönlü doğa durumunu keskin bir bilinçle ve bilgece yollardan tasvir eden düşünürlerin başında gelir La Rochefoucauld. Öncelikle o, karakterlere sirayet eden hastalıkların çözümleyicisidir. Amaahlâkçılığa düşmeden gerçek bir ahlâk psikoloğu gibi eylemlerin yönelimini tespit ederek... Bir ironi ustasıdır... Ona göre, yüceymiş gibi görünen vasıflar çoğunlukla büyük kusurlarla örülmüştür: “Irmakların denizde kaybolmaları gibi, erdemler de bencillik içinde kaybolup giderler.” Özdeyişler, yalnızca bir “güzel sözler” derlemesi değildir; dikkat edilmesi gereken şey yüzeydeki aldatıcı görünümlere karşın en dipteki dalgalardır. Yaşadığı yüzyılda insanlar arası ilişkiler içinde gözlem gücünü yitirmeyen La Rochefoucauld, bir münzevi düşünür olarak davranışların arka planındaki niyetleri sezinlemiştir. Özdeyişler zanaatkâr ustalığıyla işlenen bir eserdir. Thomas Hardy, Nietzsche, Lichtenberg, Sthendal ve André Gide gibi birçok düşünür ve sanatçı değerler dünyasındaki karşıtlıkları, insandaki çatışmayı gösterirken en başta La Rochefoucauld’ya çok şey borçludurlar.