“Aşk imiş her ne var âlemde İlim bir kıyl u kâl imiş ancak” Fuzuli Osmanlı İmparatorluğu’nun zengin edebiyat ve duygu dünyasında, aşk neydi ve kim bu aşka lâyık görülürdü? Aşkın yaşanma biçimi ile toplumsal normlar birbiriyle çatışınca mı gerçek aşk mümkün oluyordu? Yoksa safiyane bir aşkı yaşamak toplumsal normlara uyduğu müddetçe mi mümkündü? Osmanlı'da Aşk, Tacizade Cafer Çelebi’nin Hevesnâme’si, Celili’nin Hecrnâme’si, Dai Mehmed Efendi’nin Nevhatü’l-Uşşâk’ı ve Enderunlu Fazıl’ın Defter-i Aşk’ı gibi klasik Osmanlı edebiyatının başyapıtlarını, dönemin sosyal ve politik ağları bağlamında irdeliyor. Özlem, şehvet, ayrılık ve arzu gibi duyguların erken modern Osmanlı dünyasında nasıl ifade edildiğini ve yaşandığını gözler önüne seren bu eser, toplumsallık ile bireyselliğin basmakalıp sınırlarını duyguları irdeleyerek bozuyor. Üstelik Osmanlı’da Aşk’ı okurken duygunun tarihselliğinden günümüz duygu deneyimlerine bir kapı aralandığını göreceksiniz.