Elinizdeki çalışma günümüzde oldukça popüler olan bir konuda sizleri adeta zaman şeridinde değişik mekansal durakları bulunan bir yolculuğa davet etmektedir. Zamansal olarak ilk Çağdan başlayarak Yakın Çağ´a kadar devam ede; mekansal olarak ise Uzak Doğu Amerika, Batı VAvrupa ve orta Avrupa gibi değişik dönem ve durakları bulunan bu yolculuğun ana teması mülkiyet ve özellikle de toprak mülkiyeti üzerine kuruludur.Karşılaşılan dönem ve mekanlardaki farklılıklar 19. yüzyıl dünyasına gelindiğinde zihinlerde cevabı merakla aranan bazı soruları ortaya çıkaracaktır. Dönem dünyasının gerekleri çerçevesinde yabancı kavramı ve mülk edinebilmeleri sorunsalına Osmanlı İmparatorluğu özelinde yaklaşılacaktır. İmparatorluk coğrafyasında görkemli yıllara şahitlik edildikten sonra, toprak idaresindeki değişikliklerin de etkisiyle ortaya çıkan bazı sıkıntılarla yüz yüze gelinecektir. Bir kısmı iç, bir kısmı da dış temelli gelişmelerden kaynaklı bu sıkıntıların, İmparatorluğun toprak idaresindeki değişim başta olmak üzere ticari, mali ve sosyo - kültürel hayatında yaratmış olduğu derin kırılmalara şahitlik edilecektir.Gelinen noktada İmparatorlukta yabancıların mülk edinmeleri meselesinin bu kırılmalardan biri olduğu kanaatine varılacaktır. Evet, özellike 19. yüzyıl ortalarından itibaren giderek ağırlık kazanan bazı taleplerinde etkisiyle İmparatorluk idaresi yabancıların mülk edinmesine serbesti getirmiştir. Bu serbesti elbette ki kendi içinde bazı kısıtlamaları da barındırmaktaydı. Bir yandan çaresi ve diğer yandan var gücüyle önlem almyaa çalışan bir idareyle karşı karşıya kalınacaktır.Çalışmada demir yolu, maden veya liman işletmeleri bulunan İmparatorluk vilayetlerinde bu idari kadronun uğraşının yanında yabancıların arazi ve müsakkkafat alım - satım işlemlerine şahitlik edilmesi fırsatı sunulmaktadır. Bu sayede kaç yabancının , neyi, nasıl ve ne kadar bir ücret karşılığında aldığına dair hayli geniş bilgilere ulaşılacaktır. Tüm bunların yanında İmparatorlukta yabancıların mülk edinmesi sürecinin, değişen şartların, gerek gördüğü farklı uygulamalara rağmen zaman ve mekan gösteren insan faaliyetlerinden başka bir şey olmadığı anlaşılacaktır...