Bir yarı sömürge ülkede, sınıf çatışmasının gelip dayandığı noktada, emekçilerin hoşnutsuzluğunun sokağa döküldüğü anda; “değişim” isteğini ve eylemini rayına oturtmak amacıyla, emperyalist devletlerin yarı sömürge ülkedeki siyasi iktidarın, bir burjuva gruptan diğerine devredilmesine onay vermesi olağan bir politikadır. Kuşkusuz emperyalist devletler için önemli olan, bu devir işlemi gerçekleşirken, ateşin başka tarafa sıçramaması ve ezilen sınıf ve halkların burjuva sistemden kopuş ve emeğin kurtuluşu fikrine kapılmamasıdır. Bu nedenle ayaklanma sürecinde, hareketin dizginlerini elinde tutmak doğrultusunda, gereken özeni göstermek ve özel muharebe yöntemlerine başvurmak, emperyalist devletler için hayati önem taşır. Bu gerçekliği kavramaksızın bugün Ortadoğu ülkelerindeki siyasi iktidarın el değiştirmesinde emperyalistlerin aldığı tutumun iç yüzü algılanamaz.