On iki yaşındaki Kestrel; tehlikeli canavarlarla dolu, uçsuz bucaksız bir ormanda yaşıyordu. Ormandaki en tehlikeli yaratıklarsa, köydeki insanları doğdukları andan itibaren takip eden ve yakalayıp yemek için en uygun anı bekleyen “yağmacılar”dı. Yağmacısını şimdiye dek kimse durduramamıştı ve yağmacısına yakalanmadan önce kazayla ölenler veya diğer yaratıklar tarafından öldürülenler “şanslı” kabul ediliyordu. Kestrel, yaptığı büyülerle herkesi kontrol altına alan annesi tarafından, ormandaki köylüleri korumak amacıyla yağmacıları avlamakla görevlendirildi. Çıtır kemikleri yemeye bayılan ve bir gelincik olan en yakın arkadaşı Pippit’le birlikte, ormandan ve onu küçümseyen köylülerden uzaklaşmanın bir yolunu bulmayı her şeyden çok istiyordu. Fakat kendi yağmacısı ona günden güne yaklaşırken, genç avcı ormandaki hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını keşfetmek üzereydi. Charlotte Salter, tüyler ürpertici detaylarla örülmüş bu eserinde, okuru karanlık ve fantastik bir dünyanın tam kalbine götürüyor.