parça yaptığından vapura biner binmez yukarıya çıktım. Dört beş saatten beri beynimi yoran gazete sütunları yerine başka manzaralar seyretmeye karar verdim. Fakat kabil mi? Gazete müvezzinin [dağıtıcı] biri elime bir ‘Piti Jurnal’ sıkıştırdı. Resimlerine baktım, şu konuyu okuyayım derken Haydarpaşa önüne geldik. Artık elimden bıraktım. Köy, yığın yığın haneleri, rıhtımı ile manzur oluyordu. Takarrüp ettikçe [yaklaştıkça] seviniyordum.” On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı matbuat dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Ahmet Rasim’in Ömr-i Edebî adlı eseri, Latin harfleriyle ilk kez okurla buluşuyor. Ömr-i Edebî’nin üçüncü ve dördüncü ciltlerini bir araya getiren bu kitap, modernleşen Osmanlı toplumunun gündelik yaşamını detaylı bir şekilde ele alıyor. Yazarın gençlik hatıralarının yanında, İstanbul’un manzaraları ve semtleriyle edebî bir coğrafya olarak yer aldığı bu eser, gündelik hayatın dönüşüm süreçlerini, bunun kişilere ve kurumlara nasıl etki ettiğini okuyucularına gösterirken, karakterlerin değil duyguların derinlemesine işlendiği bir anlatı sunuyor. Aşkın ve melankolinin Osmanlı yazınındaki yansımalarına dikkatle eğilen kitap, edebiyatseverlere zengin bir deneyim vaat ediyor. Dönemin ruhunu ve toplumsal dokusunu anlamak isteyen her okura bir pencere açan Ömr-i Edebî 2, Osmanlı yazınındaki türsel çeşitliliğin önemli bir örneği olarak VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle okurlarını bekliyor.