Anna Seghers’in üç uzun öyküsünü bir araya getiren bu kitaba adını veren Ölü Kızların Gezisi, yazarın bu türdeki en ünlü eseridir. Otobiyografik anılarla kurgulanmış öykünün anlatıcısı, Meksika’da sürgünde yaşayan Netty, 1912’deki bir okul gezisini, arkadaşlarını ve o mutlu günleri neredeyse bir rüyadaymış gibi aktarıyor. Zihninde hatıraları kurcaladıkça I. Dünya Savaşı’ndan nasyonal sosyalizme ve II. Dünya Savaşı’na uzanan süreçte arkadaşlarının değişen kaderlerini anımsıyor; aşk, dostluk, ihanet, zalimlik, ikiyüzlülük ve ölüme dair trajik öykülerle 20. yüzyılın ilk yarısındaki Alman toplumunun geniş bir resmini çiziyor. Bu etkileyici öykünün yanı sıra kitapta Seghers’in yine aynı dönemi ele aldığı Vaat Edilmiş Topraklar’a Mektup ve Son da yer alıyor. Başarılı bir anlatıcı olan Anna Seghers, geçmiş ile bugünü, vatan ile sürgünü, çoğu zaman tek bir cümlenin ortasında, neredeyse fark edilmeden harmanlıyor. Holger Schlodder, NDR Kultur