Proust’un bu kitabı John Ruskin’in Susam ve Zambaklar kitabına yazdığı önsözdür. Ama aynı zamanda Kayıp Zamanın İzinde’nin bir provası gibidir. Okuma, tıpkı romandaki gibi bu metinde de, bir günün zamanlarının paylaşımındaki örtük çatışmayı yaratan temel unsurdur. Proust’un okuyan çocuk’u küçük Marcel, birinci tekil şahısla, okuma deneyimini kesintiye uğratan anları aktarır. Kayıp Zamanın İzinde’deki biçimiyle “düşünce”nin rüşeym hali kitapta saklıdır: uyumak üzere olan anlatıcının elinden düşen kitabın son okunan sayfasında betimlenen katedral, uyku anında anlatıcının bedeni, sabah uyandığında ise aklındaki ilk düşüncedir. Böylece beden ve düşünceyi iç içe geçiren bir okur hafızasını betimler Proust. Bu sebeple Susam ve Zambaklar’a yazdığı önsözü Ruskin imgesine ilişkin kendi geçici hafızasını sergileyen bir metin olarak tasarlamıştır. Ruskin’in hatırlattığı deneyimler, Ruskin’i hatırlayan yazınsal anıtlara dönüşürken, metnin bütününde unutulan Ruskin’dir; öyleyse içerikten ziyade okuma anındaki duyguları biriktiren okur hafızasını harekete geçiren de hatırlama değil unutuş payıdır. Ruskin’in “susam”ı da bu unutuş payının alegorisidir. Binbir Gece Masalları’nda, kralların hazinesine değilse de haramilerin hazinesine giden kapıyı açan büyülü sözlerde köklenen bir alegoridir: “Açıl susam açıl.” Cana Bostan