«Bu kitabın eleştirel bir okuyucusu “kimin umurunda?” diye sorabilir. Newton’ın elması veya Mendel’in bezelyesi kimin umurunda? Neden birileri bu kitapta tartışılan tarihsel olaylar ve fikirler hakkında daha fazla bilgi edinmek istesin ki? Ola ki bir biyolog Darwin veya Mendel hakkında, bir fizikçi Newton ve Einstein hakkında, bir kimyager Wöhler ve Pauling hakkında, vb. daha fazla şey bilmelidir. Ama, ola ki, değil mi? Belki de bilim öğrencileri ve bilim insanları bile, kendi branşlarının devlerinin hayatlarının ve çalışmalarının ayrıntılarını öğrenmek konusunda çok fazla endişelenmemelidir. Her hâlükârda, bu devler çoktan öldü ve teorileri değişti veya ortadan kayboldu. Çağdaş bilim, geçmişte “bilim insanları”nın yaptıklarından çok farklıdır. Aslında, bu kitaptaki tarihî figürlerin yaklaşık yarısı, şimdi bilim dediğimiz şeyden ziyâde, doğa tarihi veya doğa felsefesiyle ilgiliydi. Bu nedenle, belirli branşlar için ezoterik görünen hikâyelerin ayrıntılarını bilmek için neden zahmete giresin ki? “Kimin umurunda?” makul sorusunun cevabı basit ve nettir, ama her zaman açık ve anlaşılır değildir: Bilimle ilgili tarihsel mitler, bilim okuryazarlığını engellediği ve bilimin geçmişte nasıl yapıldığına -ve nasıl olduğuna- dair çarpık bir tasviri ayakta tuttuğu için önemsenmelidir». Bu eser, tek kelimeyle, bilim tarihine mâl edilmiş yanılgılı ve basmakalıp kanıların ipliğini pazara çıkarıyor. “Yunan Antikçağı ile Bilimsel Devrim arasında pek bir bilimsel faaliyet olmadığı” mitinden tutunuz da “simyanın ve astrolojinin bilime ve bilimsel zihniyete katkı sağlamayan, bâtıl inanca dayalı meşgaleler olduğu” mitine ve “dinin genellikle bilimin ilerlemesini engellediği” mitine kadar yirmi yedi klişeyi güçlü argümanlar eşliğinde eleştiriye tâbi tutuyor. Zihninizde yeni ufuklar açacak bir bilim tarihi şaheseri...