John bir şair. Ama hemen hiç şiir yazmıyor çünkü uyumakla meşgul. Andy bir sanatçı. Eh, tabii sanatı insanların istemediği şeyleri yaratmak olarak tanımlarsak. Peki, ya bu ikilinin yolları kesişirse? Cyrille Martinez’in 1960’lı yılların başında New York New York’ta geçen hikâyesi, tamamen ironik ve mizahi bir dille örülü. Bu “tuhaf” roman hem Andy Warhol ve John Giorno’nun hayatlarına önemli bir tanıklık, hem de rüya kent New York’taki sanat camiasına alaycı bir bakış. “Paris’in tahtını elinden alan ve 20. yüzyıl sanatının başkentine dönüşen New York… Martinez, Warhol’un aynasını bizzat Warhol efsanesine doğrultarak, müphem rivayetleri ve çağdaş edebiyatın içinde var olan fakat solmaya yüz tutmuş dedikoduları canlandırıyor. Sonuç ise nefis bir imgesel şölen, tıpkı New York New York’un kendisi gibi: Hiçbir şey gerçek değil fakat her şey serbest.”