1975 yılında, İstanbul Kadıköy’de doğduğumda, ailenin dördüncü kuşağı babam Dimitri Stoyanof, bugün hâlâ hizmet veren Kadıköy Beyaz Fırın’ı yönetiyordu. Beyaz Fırın aile işletmesi olduğu için küçük yaşlardan itibaren hep oradaydım. Beş yaşımdan beri babamın beni Kadıköy Beyaz Fırın’a götürdüğünü, o yaşımda gözüme kocaman görünen pastanede sık sık ürünlerin tadına baktığımı hatırlarım. İlkokuldan sonra Saint Benoit Fransız Lisesi’ne gittim. Burada gördüğüm eğitim sayesinde günümüzde hâlâ pastacılık sektörüne yön veren Fransız kültürüyle erken yaşta tanıştım. Bunlarla eş zamanlı olarak çocukluğumdan itibaren yaz tatillerimi önce Yeşilköy’de oturan anneannemin evinde, ileriki yıllarda ise San Francisco’da Stoyanof’s Restaurant’ı işleten dedem, babaannem ve amcamın yanında, bilfiil çalışarak geçirdim. Liseden sonra, Koç Üniversitesi’nde işletme okudum. Üniversitedeyken tatillerde hep Beyaz Fırın’ın mutfağında çalıştım. 1993 yılında Beyaz Fırın’ın Çiftehavuzlar mağazasını açtığımız dönemde ise artık pastacı olacağımı ve bu alanda ilerleyeceğimi biliyordum. Üniversiteden sonra Le Cordon Bleu Paris’te pastacılık eğitimi almaya başladım. O güne kadar alaylı bir eğitimden geçmiştim ama 2000 yılında mezun olduğumda artık mutfakta neyin nasıl yapılması gerektiğini biliyordum. Profesyonel olarak çalışmaya başladım. Evlendim, kızlarım Talya ve Liya doğdular. Çok şanslıyım ki işim her zaman hobim ve dolayısıyla motivasyon kaynağım oldu. Aynı zamanda aile hayatını hep çok sevdim. Dostlarım ve ailemle birlikte sofrada geçirdiğimiz anlar benim için çok kıymetli. Ailece akşam yemeklerine misafir çağırmayı, geniş aile ve arkadaşlarımızla birlikte olmayı seviyoruz. Makedonya’da başlayan, anneannem ve komşularıyla filizlenip annemle perçinlenen İstanbul mutfağının ve dedem ile amcamın Stoyanof’s Restaurant’ının lezzet hafızamda oluşturduğu etkileri, Beyaz Fırın’ın mutfağındaki deneyimlerle harmanlayıp büyüttüm. Tüm bu deneyimlerimi ailem, dostlarım ve arkadaşlarımla paylaştığım gibi sizlerle de paylaşmak istedim. Samimiyetle hazırladığım ve içinde ‘yeni normal beslenme’ anlayışına yer verdiğim bu kitabın size lezzetli ve keyifli sofralar sunacağını umuyorum.