Faruk Duman, 2001 yılında çıkan Nar Kitabı’nda, anlamını sözcüklerin çağrışımlarıyla çoğaltan, yoğunlaştırılmış bir dilin imgelerle yüklü dünyasına götürüyor okurunu. Cenkler anlatıyor, düğünler, dernekler, masalsı aşklar, hatta masallar anlatıyor; konaklarla, atlarla, kılıçlarla, sevdalarla dolu topraklarda dolaştırıyor. Benzersiz bir ustalıkla yaratılmış ölçülü, şiirsel diliyle öne çıkıyor Nar Kitabı. “Gece vaktiydi. Geceye meydan okumaydı. Söylenenlere göre –ki bu hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek– babam, annemin başına kötü işler açan bir yanaşmayı öldürüp bir yerlere gömmüş. Herkesin bildiği bu gerçek, ortak bir sırra dönüşmüş, kısa bir süre içinde. Gerçi kimsenin kimseden bir saklısının olmasına gerek yokmuş, ama böyle olmuş yine de. Ne tuhaf. Bir yalanı –aşikâr bir yalanı– iki kişinin, üç kişinin, dahası, bir köyün konuşması. Dahası, yalanın dallanıp budaklanması. Öyle ya, yalana bir cümle eklemekten daha zevkli ne olabilir. Kötü mü, kendi büyüklüğünde bir yalanım işte, Kelime’yim ben.”