Muhafazakârlık, kendisinden sıkça söz edilen, övülen veya yerilen ama yeterince tanınmayan bir düşünce geleneği ve bir siyasi ideoloji. Kavrama ilişkin bu genel bilgisizlik durumu, kolaylıkla onun değişime karşı olmakla özdeşleştirilmesine veya “tutuculuk” olarak damgalanıp mahkûm edilmesine neden oluyor.Oysa muhafazakârlık, Batı tarihinde zengin bir felsefi mirasın taşıyıcısı olan ciddi bir düşünce geleneğini, modern zamanların hem bir parçası, hem de muhalifi olan kapsamlı bir doktrini ve içinde yaşadığımız tarih dönemine liberalizm ve sosyalizmle birlikte damgasını vuran bir siyasi ideolojiyi ifade ediyor.Bu çalışma, muhafazakâr siyasi ideolojinin dünyanın çeşitli ülkelerinde aldığı farklı görünümlerin ardındaki ortak felsefi ve epistemolojik köklere ışık tutuyor; onun ana omurgasını akıl, toplum ve siyasete ilişkin temel kabulleri üzerinden anlatıyor.