1243’teki Moğol fethinin ardından Anadolu’da İslami mimari alanında yaşanan gelişmeleri ele alan Moğol Fethinden Sonra Anadolu’nun Yeniden İnşası, bu dönemde gerçekleşen karmaşık yönetim değişimlerinin, nüfus hareketlerinin ve kültürel dönüşümlerin mimariyi ne yönde etkilediğini ortaya koyuyor. Bu dönemde inşa edilen anıtlar birçok amaca hizmet etmiştir: Camiler ibadet ve toplanma yeridir, medreseler İslam hukuku ve ilahiyat eğitimi merkezleridir, kervansaraylar tüccarlar ile seyyahlar açısından ticaret yollarını güvenli hale getirmiştir. Anıtlara ilişkin ayrıntılı gözlemler yapan Patricia Blessing’in çalışması, mimariyi çok katmanlı bir yaklaşımla ele alıyor. Anıtlarda bulunan Arapça, Farsça ve Türkçe yazılı kaynaklardan ve tarihsel fotoğraflardan faydalanan Blessing, bu sınır bölgesinin karmaşıklığını yansıtan Ortaçağ Anadolu’su İslami mimarisinin bir resmini çiziyor. Yeni banilerin ortaya çıktığı, zanaatkârların komşu bölgelere göç ettiği ve yerel malzemelerin belirli bölgelerin simgesi niteliğindeki tasarımları dönüştürdüğü dönemi taze bir bakış açısıyla ele alan Moğol Fethinden Sonra Anadolu’nun Yeniden İnşası, mimari, tarih ve dinin iç içe geçen anlatımlarından beslenerek, Ortaçağ Ortadoğu’sunun karmaşık yerel, bölgesel ve bölgelerarası sınır kültürü hakkında kapsamlı bir yaklaşım sunuyor.