“Hindu öğretisine göre, Manvantara adı verilen bir insan çevrimi dört döneme ayrılır. Bu dört dönem de başlangıçtaki ruhun gittikçe karardığı pek çok aşamadan oluşur. Bu dört dönem eski Batı geleneğinin Altın, Gümüş, Bronz, Demir dönemlerine tekabül etmektedir. Biz şimdi dördüncü dönemde, yani Kali-Yuga veya “Karanlık Çağ” dönemindeyiz.” René Guénon’un Hindu öğretisinden hareketle bahsettiği bu Karanlık Çağ, tüm krizleri ve bunalımlarıyla içinde bulunduğumuz modern dünyayı işaret etmektedir. Modern dünya, “dünyanın sonu” fikrini haklı çıkaran bir biçimde tüm açmazları ve bunalımlarıyla yok olup gidecek midir? Yoksa René Guénon’un önerdiği bütünsel yenilenmeyle bir diriliş gerçekleşecek ve bu, yeni bir dünyanın başlangıcı mı olacaktır? René Guénon, Doğu-Batı, gelenek-modernite, kutsal-din dışı, maneviyatçılık-maddecilik gibi zıtlıklar üzerinden modern dünyanın yaşadığı karmaşık problemlere odaklanarak bu soruların cevabını arıyor. Teknolojinin hızla gelişmesi, yaygınlaşan kitle iletişim araçları, küreselleşme, bireylerin yalnızlaşması, aile ve toplumdaki çürümeler, aşırı tüketim çılgınlığı, işsizlik, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik vb. sorunları irdeleyen Guénon, bunalımın toplumsal, psikolojik, ekonomik ve çevresel boyutlarına odaklanarak meseleye dair farklı bakış açıları sunuyor. Üstelik René Guénon modern dünyanın yaşadığı bu sorunlarla ilgili yalnızca belli analizler ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda bunlara yönelik bazı çözüm önerileri de getiriyor. Bireyin bu açmazdan kurtulabilmek için yapması gerekenleri dile getiren Guénon, sorunlara işaret eden tavrıyla hem okurları sorgulamaya sevk ediyor hem de ümitvâr üslubuyla onları çözüm için harekete geçiriyor.