“Nafile didişip boğuşmalar, kinler neye yarıyor? Bu kadar yüzsüzlük, arsızlık, hayasızlık ne için? Hele bir yığın hiçler uğruna birbirini kırıp incitmek niçin? Hasılı, kâh bir alaturka tekbire kâh bir alafranga mızıkanın ahengine uyarak önde sallana sallana gidenin hâlini ibretle düşününce insanın sırtında nesi varsa çıkarıp yola öyle devam edeceği gelir.” Reşat Nuri Güntekin’den toplumun “ötekilerini” sahneye taşıyan sıra dışı bir klasik… Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bir zaman dilimini kapsayan Miskinler Tekkesi, miskin tabiatını atalarından devralan başkişinin hikâyesi etrafında şekilleniyor. İç çatışmalarla başlayan hayatında bir çeşit içgüdüyle dilenciliğe yönelen başkişi, bu durumdan kurtulmak için çokça mücadele veriyor ancak mutlak olarak özüne dönüyor. Farklı dönemlerin sosyokültürel şartlarına eleştirel bir gözle yaklaşan usta yazar, bu romanla toplumu oluşturan bireylerin gündelik yaşamını tarihi bir perspektifle satırlara taşıyor. Reşat Nuri Güntekin’in son dönem romanları arasında yer alan Miskinler Tekkesi, samimi üslubu ve gözlem gücündeki çarpıcılıkla ön plana çıkıyor.