“Benim orada iyi kötü bir gecekondum vardı.” “Oralar çok güzeldi. Keşke gelmeseydik. Buraya gelmemiz kendi isteğimizle olmadı. Belediye tarafından üçkâğıda getirildik, çok güzel kandırıldık.” “Lojmanları gördüler, bedava sandılar. Yıkan geldi, yıkan geldi. ‘Amanıın! Şofbeni de var, ılık suyu da var. Hadi gelin, hadi gidek!’ Bizler yıktık elimizle, belediye yıkmadı. Sevindik geldik, sevindik geldik.” Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) kısaltmasıyla simgelenen kentsel dönüşüm programı, birkaç yıldır Türkiye’nin şehirlerini; yoksul mekânlarını değiştiriyor, dönüştürüyor. Elinizdeki kitap, böyle bir tecrübeyi, bir gecekondu mahallesinin toplu konut sitesine dönüşüm hikâyesini anlatıyor. Gerçekten, bir hayat hikâyesi bu: Bir hayatın baştan aşağı değişmesinin ve bunun getirdiği sarsıntıların hikâyesi. Bir yandan gecekondu hayatının kaybedilen değerlerine, alışkanlıklarına duyulan özlem, diğer yandan gecekondu alışkanlıklarının toplu konutlarda da sürmesi… Komşuluk tarzının değişmesi… Sosyal yardım siyasetinin etkileri… Umulan ve başlangıçta cezbeden konforun hızla yitişi ve karşılaşılan maddi zorluklar… “Kandırıldık” duygusu… “Şehirli olmanın” ve “kurallı yaşamın” “mış gibi”si … Neoliberal kentsel dönüşümün analizini, roman canlılığıyla yapan bir çalışma.