Osmanlı'nın çöküş döneminde söylenenler, yapılan-lar ve kurgulananlarla günümüzde yaşananlar arasında büyük benzerlikler var. Türkiye adeta mütareke döne-mini yaşıyor. Türkiye AB'ye girmek istiyor (!) Karşı taraf yıllardır "önce uyut, sonra unut" politikasını sürdürüyor. Türki-ye ise stratejik müttefik olarak kimi zaman ABD'yi, kimi zaman Rusya’yı, kimi zaman da başka değişik ülkeleri tanımlıyor. Geçtiğimiz süreçte, Küreselleşme ya da AB'ye uyum bahane edilerek atılan adımlar, ülkenin birliğini, bütün-lüğünü ve dirliğini ölçüsüz bir biçimde dış müdahalele-re açık hale getirmiştir. Türkiye AB, ABD ve Çok Uluslu Şirketlerin kıskacı altında artık nefes alamaz, nefes ve-remez bir durumdadır. Daha da önemlisi onca olan bi-tene karşı milli refleks ve milli duruş gösterecek kişi ve kurumlar sindirilmiş, susturulmuş ve devre dışı bıra-kılmış olmasıdır. AB, yıllardır akıttığı avrolarla ciddi sayıda genci, sendikayı, siyasiyi, sivil toplum kuruluşunu ve aydını Türkiye aleyhine örgütlemiştir. Dünyaya kavanozun dibinden bakmayı ve baktırmayı alışkanlık haline ge-tirmiş olan besleme aydının tersine bu eser milli bir zemin üzerinde, milli kültürü ve milli değerleri eksen alan bir anlayışla ülkeyi ve Türk kültürünü tehdit eden sorunları ele almıştır.