Atomu parçalayan dünyaca ünlü fizikçi Albert Einstein, kesinlikle sıra dışı bir insandı. Özel yaşamı ilginç ve renkliydi. Çocukluk ve gençlik yılları çalkantı içinde geçti. Eğitim hayatı boyunca asi ve dik başlıydı, bunun sonucunda da öğretmenleri tarafından pek sevilmiyordu. Yaratıcı olmak için belki de uyumsuz olmak gerekiyordu. Katı disiplinden saplantı derecesinde nefret eden ve matematiğin katı güzelliğinden büyülenmiş biriydi. Kendi doğrularını yaşamaktan ve ifade etmekten hiçbir zaman geri durmadı. Einstein’ın gölgesinde kalan ilk eşi Mileva Maric’i ise hiç tanımıyoruz. Mileva, Einstein’ın biyografisinin gençlik yıllarının önemsiz bir gölgesi değildi, başlı başına büyüleyici bir karakterdi. 20. yüzyılın başında erkeklerin egemenliği altındaki bilim dünyasına girmek isteyen ve onlarla rekabet eden genç, cesur ve topal bir kadındı. Tarihte hak ettiği yeri alamayan ve tarihin derinliklerinde karanlıkta kalmış bu figürü araştırmak ve bilinmeyenin üzerindeki toprağı kazımak benim için değerliydi. Bu kitap, Einstein’ın Mileva’ya olan aşkını ve sonrasında bu aşkı atomu parçaladığı gibi nasıl parçaladığını, Mileva’nın erkek egemen bir toplumda yaşadığı zorlukları ve yeteneğinin nasıl heba olup gittiğini anlatıyor. Bu kitabı yazarken insan doğasını olduğu gibi yansıtmayı ve sizlere keyifli bir okuma deneyimi yaşatmayı hedefledim.