Bu eserde, klasik Türk edebiyatının sesini kadınca duyurmayı başaran 15. yüzyılda yetişmiş ilk kadın şairlerimizden Mihrî Hatun tanıtılmaktadır. Elinizdeki bu eseri okuduğunuzda; güzel, kendinden emin, erkeklerden çekinmeyen, onlar arasında rahat hareket edebilen, hoş sohbet, hatta biraz şuh ama bir o kadar da iffetli ve iradeli, Âşık Çelebi’nin “gerçi zendür ammâ ol nâ-merd nice merd-i meydâna çifte-zendür” dediği, Evliya Çelebi’nin ise “aşkla oynayan kadın” olarak tarif ettiği Mihrî Hatun’u tanıyacak; aynı zamanda seven, sevdiğini söylemekten hatta sevdiğinin adını zikretmekten çekinmeyen bir kadın şairin duygu yüklü dünyasında cesurca tavırlarına şahit olacak; genellikle âşıkane, bazen şûhane, yer yer merdane, zaman zaman ârifane şiirleriyle adını edebiyat tarihine yazdırmayı başaran bir kadın şair olarak Mihrî Hatun’u tanıyacaksınız. Böylelikle bir kadın şair olarak erkek kalemiyle neşv ü nemâ bulmuş bir edebiyatın içinde nasıl kalem oynattığını, duygularını nasıl yansıttığını ve erkek şairlere nasıl meydan okuduğunu göreceksiniz.