Düşünme, mantık ve konuşma ile birlikte ve aynı zamanda bu hasletlerin bir sonucu olarak din; yalnızca insana has kılınmış, bu konudaki sorumluluk insanla beraber var olmuştur. Semavî olsun olmasın tüm dinlerde de insana çeşitli sorumluluklar yüklenmiş, ideal insan tipinin çerçevesi dinî hükümlerle sabitlenerek çeşitli kural ve kaidelere bağlanmıştır. Bu kural ve kaidelerdeki maksat, insanı yaratacısına yaklaştırmak, insan ile yaratıcısı arasında bir köprü kurmaktır. Semavî olmayan dinlerde dahi gözlemlenebilen kutsal mekân ziyareti, insanın yaratıcısına yaklaşma vesilesidir. Diğer dinlere kıyasla hac ibadeti, kutsal mekân ziyaretinden ziyade tam tekmil bir ibadet hükmündedir. Bu hükümleri bildiren pek çok eser gerek Arapça ve Farsça gerekse Türkçe kaleme alınmıştır. Türklerin İslâmiyete intibaklarının neticesinde ilk yıllardan itibaren başta satır altı Kur’ân tercümeleri olmak üzere dinî içerikli pek çok eser kaleme alınmış ve hatta din dışı eserlerde dahi dinî referanslar verilmiş, tevhid, na’t gibi bölümler bu eserlerin ilk sayfalarında yer tutmuştur. Çalışmamıza konu olan Menâsik-i Hacc isimli eser, menâsik tarzda kaleme alınmış nadide bir eserdir. Çalışmamızda bu eserin transkirpsiyonlu metnine ve dil incelemesine yer verilmiştir. Bu çalışmanın hac edebiyatı ve Türk dili çalışmalarına ufak da olsa bir katkı sağlayacağı temennisindeyiz.