Koyda sabah oluyordu. Sular demin mürdümeriği rengindeydi; şimdi çağlabademi gibi, tüylü ve buzlu bir yeşile boyandılar, daha sonra gökyakutun, en soğukta bile iç hararetini muhafaza ettiği sanılan ve mavi bir kan damlasını andıran ılık rengini aldılar; bundan da vazgeçtiler, zannettim ki, bir çam ormanı, yan yatmış, bilmediğim bir tesirle fıkırdayarak eriyor: ‘Anladım,’ dedim, ‘tabiat kullanacağı boyaların tecrübelerini burada yapıyor. Hilkatin laboratuvarındayım!’ Dalgalar hışıldadılar, sözümü alkışladılar. Tek baskısı 1943 yılında gerçekleşen Makyajlı Kadın yıllar sonra okurla tekrar buluşuyor! Refik Halid Karay, birbirinden bağımsız yazılardan oluşan Makyajlı Kadın’da, İstanbul, insanlık halleri, aşk, güzellik, sanat, yeme-içme, dalkavukluk, giyim kuşam gibi temaları ele alıyor. Türkçeyi kullanmadaki ustalığı, özgün tasvirleri, detaylarda yakaladığı zenginlik ile okuyucuyu, ilginç portreler, fikirler ve mekânlar arasında pek keyifli bir gezintiye çıkarıyor.