Öyle bir sevdadır ki bu, ne yere sığar ne göğe… Onun içindir ki, sevda demişler, aşk demişler ismine… Senin aşkınla şad olan gönlüm, sensizliğe mahkûm olsa da Mahşer’e kadar, içinde bulunduğum ahvalden müşteki değilim zerre kadar… Bilirim. Gül gibidir, miski amber gibidir aşk. Tıpkı Yusuf’a benzer… Kokusunu almaya ise ancak bir Yakup ister… Sevgiliye söyleyin her şeyi alıp gelsin, Gönül tahtımı ona elimle vereceğim. Bakışlarıyla beni durmadan yakıp delsin Aşkıyla o sonsuza, “mahşer”e ereceğim. Esrar Dede’den başlayıp Şeyh Galib’e, III. Selim’le birlikte Saray’a uzanan ince uzun bir yoldur bu. Şeyh Galib’le Beyhan Sultan’ın mahşere ertelenen aşklarını esrarlı kılan bir yol…