Haşmet, kimse ağzını açamadan “Hoş geldiniz çocuklar, geçin oturun” dedi. Yusuf da diğerleri gibi sessizce kendine bir yer bakınıp en yakın koltuğa yerleşti… Aydın, Ayla, Celil ve Zeki şaşkınlıkla karşılarında duran bu iki gizemli adamı izliyorlardı. Haşmet nihayet konuşmaya başladı: “Biliyorum, çok sorunuz var” dedi sakin bir sesle ve devam etti. “Hiç eveleyip gevelemeden konuya gireceğim. Yıllardır Arkan’la beraber üstlendiğimiz gizli bir görevimiz var. Bu görevi derin devlet de biliyor ve destekliyor. İstanbul’un yeraltı şehrinde saklanan altınları korumakla görevliyiz. Herkesin şehir efsanesi gibi kulaktan kulağa fısıldadığı altınlar gerçekten var. Ve bu hazine, kitapçının altındaki gizli bir tünel odasında… Altınlar; geçitler, labirentler, tılsımlar, büyüler ve cinler tarafından korunuyor. Yakın bir gelecekte çıkacak dünya savaşı ve kıtlık döneminde bu altınlar Türkiye’nin kaderini değiştirmek için kullanılacak.” Aslı Sertdemir bir labirent gibi ördüğü ilk romanı Mahfaza’da, İstanbul’un gizemli mekânlarında soluk kesen bir maceraya davet ediyor okuru.