Bu hikâyeyi yazarken adeta içine girip yaşadım. Duygular benim için öyle canlı ve öyle güzeldi ki, hissetmeden yazdığım tek bir kelime olmadı. Bir hikâye yazmak için oturup, bir anda kendimi o insanların arasında yaşarken bulmuştum. Onlarla birlikte korktum, heyecanlandım, üzüldüm, sevindim, merak ettim. Hatta bir gün klavyenin başında dalmış gitmişken ‘eee şimdi ne olacak’ diye soran arkadaşımın sesiyle olduğum yerde zıpladım. Ben yazarken merak etmiş ve gizlice yaklaşarak son yazdığım bölümü okumuştu. Bunu fark ettiğimde ona ‘bilmem ki, işte bende ona bakıyorum.’ Diye cevap verdiğim zaman çok önemli bir şeyi anladım. Gerçekten de büyülü bir tatile çıkmıştım. Yazmıyor açıkça orada olayların içinde yaşıyordum. Klavyenin başına her defasında sizin de okurken aynısını hissedeceğinizi umduğum bir merak duygusu ile oturuyordum. Görelim bakalım ne olacak diyerek boş bir zihinle dalıp gidiyordum. Sanki o insanları seyredip, ardından gördüklerimi yazıyordum. Sizlerin de benimle aynı duyguları paylaşarak bu hikâyeyi beğenmenizi ümit ediyorum. Çünkü bana öyle geliyor ki ben bu köyü ve köydekileri daha çok ziyaret ederim.