Şenay Seba, içten ve kararlı cümleleriyle, basmakalıp fikirlerin önünde yıllanmış bir kapı gibi duruyor: Çocuklar, yetişkinlerin ısrarcı rüzgârıyla oluşan akıntıda sürüklenecek balıklar değildir; onlar yavaş ama istediği yöne yüzen balıklar olmalıdırlar. Heyecanın hep dorukta tutulduğu, bir çocuğun hayal gücünün götürdüğü yere giden bu çalışma, yetimhane yaşamının barındırdığı hisleri de tüm samimiyetiyle önümüze seriyor. Yetimhanelerde rengârenk kapılar açan görevlilerin çoğalması umuduyla. Yasak katta kilitli bir kapı… Ardında büyük bir gizem olduğunu düşünüyorsanız onu görmezden gelebilir misiniz? Emir, güzel ağaçlar ve katı kurallarla çevrelenmiş bir yetimhanede yaşamaktadır. Burada her gün bir sonrakiyle aynıdır. Arkadaşlarla oynanan sessiz oyunlar, temizlik saatleri, otomatik davranışlar ve uyku… Üstelik gözünüzün içine içine bakan şüpheci nöbetçiler ve size nasıl düşünmeniz gerektiğini söyleyenlerle bezenmiş koridorlar da var. Ama bu koridorlardan biri, çocuksu düşlere hoş geldin diyen paslı bir kapıya çıkıyor. Bu kilitli kapı herkesin dilinde fakat içlerinden yalnızca Emir cesaretini topluyor ve kapının sırrını çözmek için adım atıyor. İlk denemesinde ayağını kırınca düşünmek için epey vakti oluyor. Kapıyı aklıyla açıp bitmeyen hayallere dalıyor tabii, hem de ne hayaller… Ne de olsa hayallerin açamadığı kapı yoktur! Böylece Emir, o kapıyla yeniden göz göze gelmek için kolları sıvıyor. Kim bilir belki bu sefer Efe ve Dilara da ona eşlik eder. Sonrası mı? Kitabımızın kapısı sizin için sonuna kadar açık, buyurmaz mısınız?