Batı sanatı tarihinde Rönesans’tan bahsedildiğinde çoğunlukla akla İtalyan Rönesansı gelir; oysa on beşinci yüzyılda kıta Avrupası’nın kuzeyinde yaşanan dinamik dönüşümler yaşamın her alanında köklü değişimlere neden oluyor, Kuzey Rönesansı’nı şekillendiriyordu. Köken itibarıyla aynı entelektüel tohumdan yetişse de Kuzey Rönesansı, yirminci yüzyıl kapitalizminin siyasi, ticari, sanatsal hatta dini öncüllerini oluşturan dalları filizlendiriyordu. İtalyan çağdaşının aksine mistisizme daha çok yönelen ve örtük bir sembolizm geliştiren Kuzey Rönesansı, meslek örgütlenmesinden sanatçı mesenliğine, yaşamın gerçekliğini kavrayıştan bunu fikri ve sanatsal olarak ifade edişe dek pek çok alanda ciddi farklılıklar gösteren bir kültür dünyası inşa ediyordu. Sanat tarihçisi ve akademisyen Nilüfer Öndin ile Ali Kayaalp’in yazdıkları, Van Eyck Kardeşler, Rogier van der Weyden, Hans Memling, Hieronymus Bosch, Yaşlı Pieter Bruegel, Albrecht Dürer, Matthias Grünewald, Genç Hans Holbein gibi pek çok sanatçının üretimini kapsayan Kuzey Rönesansı, okura bu özgün kültür dünyasının altyapısını sunuyor. Sanatla ifade bulan bütünlüklü bir dünya görüşünü eserler üzerinden derinlemesine inceliyor. On sekizinci yüzyıl Aydınlanma Çağı’nın temellerinin dayandığı Kuzey Rönesansı’nı ele alan bu kitap, okuru yalnızca sanat tarihsel değil, felsefi, dini hatta ekonomik bakış açısı da sunan uzun soluklu bir yolculuğa çıkarıyor.