Daha kütüphanemin olmadığı zamanlar lise ikinci sınıfta ilk tasavvuf kitabım sevgili babamın almış olduğu Gazzalî’nin Kimyâ-yı Saâdet’iydi. Ne Gazzalî’yi tanıyordum, ne de bu kitabın adını anlıyordum o günler. Ancak Mutluluk Kimyası’nı çok sevmiştim. Yıllar sonra bu büyük düşünürün küçük kardeşi Gazzalî’nin çok ilgi duyduğum bir alan olan “metafizik yolculuklar” konusunda kaleme almış olduğu Kuşlar Risalesi’ni okumak, güzel dilimize çevirmek yine çok zevk alarak yaptığım çalışmalardan biri oldu. İmam Gazzalî’nin de tasavvufa kardeşi Ahmed’in etkisiyle girdiği ve kardeşi hakkında: “Biz aradık, o buldu” dediği aktarılır. “İnsan ruhu” ya da diğer bir ifadeyle “nefs-i natıka” karanlıklar ülkesindeki gurbetinde, ten karanlığında sürgünde olduğunun farkına vardığında, göksel aslına döner ve kılavuz melekle görüşür. Kılavuz melek ona söz konusu asıl yurduna dönüşü esnasında yol boyunca karşılaşacağı zorlukları ve engelleri tek tek anlatır. “Kuş Risaleleri” diye adlandırılan bazı eserler de gerçekte işte ruhun bu bilgilenmeden sonra karşılaşacağı engelleri dile getirmek için sembolik dilde kaleme alınmış birtakım kitaplardır. Gazzalî’den etkilenmiş olsa da tarzı İbn Sinâ’dan çok Gazzalî’ninkine daha yakındır. Dolayısıyla Mantıku’t-Tayr’daki hikayenin tasarlanışı Gazzalî’nin risalesindekinin aynıdır. Bu yüzden Gazzalî’nin Kuşlar Hikayesi önem kazanmaktadır. Elinizdeki kitap, Metafizik Yolculuklar adlı kapsamlı bir çalışmamın bir bölümü olacak kadar küçük iken genişleyip bu hali aldı. Kendim daha iyi öğrenmek için okurken yazdım ve bu sayfalar oluştu.