Bir küçük burjuva ailesinin iç yüzünü ve küçük burjuva aşkını tüm gerçekliği ile anlatan roman, Berlin, Havran ve Ankara’da geçmektedir. Buralardaki mekanların, durumların anlatılışı o kadar gerçekçidir ki kitabın bütününe sinmiş aşk, özellikle platonik aşk, pişmanlık, kavuşamama, özlem gibi duyguları okur hep kendi yaşamında da duyumsamış ve kitap yayınlandığı günden bugüne popülerliğini korunuştur. Romanda gençlik yılarında babasının isteği üzerine Berlin’e giden Raif efendinin bir resim galeri gezisinde rastladığı bir tablodaki kadına platonik olarak âşık olmasıyla başlayan olayların sonunda yurda dönmesi ve istemediği, daha doğrusu âşık olmadığı bir halde bir evlilik yapmasıyla devam eder.