“Kendimi tuvaletten dışarı zor atıp çığlık çığlığa koridorda koşmaya başladım. Koşarken birine çarpıp yere yuvarlandım. El yordamıyla bir yerlere tutunmaya çalışırken, gözüme tutulan fenerle kalakaldım. Neyse ki Bekçi Ahmet Amca’ydı. Kolumdan tutup beni yerden kaldırırken, ‘N’oluyor?’ diye sordu. Ağlayarak ona yaşadıklarımı anlattım, en sonunda da, ‘Betül’ün ayakları tersti!’ deyiverdim. Bunun üzerine Ahmet Amca, elindeki feneri tuttuğu ayaklarını göstererek, ‘Nasıl yani, benimkiler gibi miydi?’ dedi.” Üniversiteye başlamadan önceki yaz tatilinde ailesiyle beraber deniz kenarındaki bir yazlık evde kalan Tufan, sıkıntıdan patlıyordu. Ta ki ateş başında birbirlerine korku hikâyeleri anlatan dört gençle karşılaşana kadar… Yeni arkadaşları Murat, Itır, Taygun ve Sesil’in hikâyelerinde neler yoktu ki: Tüyler ürperten cinler âlemi, lanetli dilek mektupları, ormandaki ıssız kulübe, kargalarla yarenlik eden gizemli kadın… Tufan da kendi hikâyesini anlatana kadar çember tamamlanmayacaktı. Sakarmeke, Akılsız Sokrates gibi ödüllü eserleriyle tanınan ve farklı türler arasında gezinmeyi seven Mehmet Fırat Pürselim, şehir efsanelerini özgün korku öyküleriyle birleştiriyor. Gizem, korku ve maceranın hiçbir sayfasından eksik olmadığı, her yaştan okura hitap eden Kumsalda: Korku Hikâyeleri, edebiyatımızda önemli bir boşluğu dolduracak bir kitap.