Emine Hanım, yaşlı bir adamın dokuzuncu ve son eşiydi. Henüz genç kızlığa adım atmamış, âdet bile görmemişti. Sokakta oyun oynaması gerekirken evlendirilmiş, büyük bir sorumluluk verilmişti kendisine. Emine Hanım âdet olana kadar evin büyükleri onun kadın olmasına müsaade etmemişler, birkaç yıl beklemişlerdi. Ah çocuk gelinler ah! Ne kadar çilekeşlermiş! Yaşadıkları hayat onların hem cenneti hem cehennemi olmuş. Hem kuma hem çocuk gelin olmak... Emine Hanım’ı köyden gelin olarak almak için gelen kadınlar Emine'yi görünce şok olmuşlar. "Bu daha çocuk, bundan gelin olmaz." diyerek geldikleri gibi geri dönmüşler. Soğuk kış günü at arabasında geldikleri yolu boşa tepmişler. O zamanlar günümüzdeki gibi nikâh salonları, düğün salonları yok elbette. Görücü gider, kızı beğenir, kısa zamanda da düğünleri yapılırdı