Küçük David, babasıyla birlikte yüksek bir dağın eteğindeki düzlükte küçük bir kır evinde yaşamaktadır. Babası onu büyük bir özen ve eşsiz bir sevgiyle büyütmüştür. Ona zaman içinde keman çalmayı, okumayı yazmayı, matematikle ilgili temel bilgileri öğretmiştir. Bu ıssız dağ evinde doğayla iç içe ve insanlardan uzakta yaşadıklarından David diğer insanlarla pek fazla ilişki kurmamıştır ve dünya hakkında fazla bir bilgisi yoktur. İyilik ve güzellikten başka duyguları bilmez, zorluk ve acımasızlıklarla dolu dünyayı tanımaz. Bir süredir hasta olan ve bu dünyada fazla zamanının kalmadığını anlayan babası, David’in hayatını tek başına sürdürmeyi öğrenebilmesi için bir an önce gerçek yaşamla yüzleşmesi gerektiğine ve bu nedenle kasabaya taşınmaya karar verir. Fakat yolda hayatını kaybeder ve küçük David bilmediği bir yerde, tanımadığı insanlarla baş başa kalır. Duygularını sözcükler yerine kemanıyla anlatmaktan hoşlanan, etkileyici bir şekilde çaldığı kemanı ve her durumda koruduğu iyimserliği ve neşesiyle, tanıştığı herkesin hayatını etkileyecek olan David’i bakalım burada ne gibi maceralar beklemektedir? Çocuklara karşılıksız sevmeyi ve hoşgörüyü aşılayan Küçük Kemancı dünya çocuk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir.