Günlüklerimde, Korona virüs denilen bulaşıcı hastalığın insanda ve insan ilişkilerinde bıraktığı ağır yıkımı anlatmaya çalıştım. Öncelikle, bu virüs belasından ruhumuzu nasıl kurtarabiliriz sorusuna yanıt aradım. Davranışlarımızı etkileyen bu mikroptan ruh sağlığımızı nasıl koruyabilirdik. İnsanı insana yabancılaştıran, insanı kendinden kaçırtan bu gözle görülmeyen, elle tutulmayan öldürücü düşmana karşı nasıl savaşabilirdik. Hem bedenimize hem de aklımıza sahip çıkmanın zorluğunu aşmanın yolunun, üretkenliğimizi aksatmadan ilerletmemizden geçtiğini bilmek gerekti. Bedenimize girecek olan virüsü yenmek mümkündü; ama ruhumuzu karartacak olan bu beladan kurtulmamız hiç de mümkün olmayabilirdi. Düşünce ve duygularımızı yönlendiren bu dar alanı genişleterek ruhumuzu kurtarabilirdik. Farklı uğraşları iş edinerek zamanımızı doldurabilirdik. Kaygılanmadan tedbirlerimizi alarak bilinçli bir şekilde bu olumsuz durumdan çıkmanın yolunu bulabilirdik. Alanlara ve mekânlara topluca girmeden geniş aralıklarla durarak yaşamımızı devam ettirebilirdik. Zevklerimizden, alışkanlıklarımızdan taviz vererek yaşamaya mecbur olduğumuzu bilmeliydik. Bunları yapıp organize edecek ve toplumu yönlendirecek eğitimli, bilinçli kadrolara, örgütlere her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu görmeliydik.