Yaşamının büyük kısmı ‘‘içeride’’ geçse de ‘‘dışarıya’’ ve orada yaşananlara hiç de kayıtsız değil Haydar Demir… İşçileri, emekçileri, köylüleri, esnafı, zanaatkârı farklı yanlarıyla ele alıyor Demir… Onun öykülerinin kahramanları genellikle yoksul insanlar; meydan okuyan, korkan, aç kalan, ihanet eden, kaçan, kovalayan, umut eden, ölen, öldüren, karşılıksız seven, acı çeken, acı çektiren, direnen, teslim olan, savaşan, utanan ve utanmayan insanlar. Yani gerçek insanlar… Evet, kapı komşumuzun, asker arkadaşımızın, fabrikada yan yana, tarlada omuz omuza çalışan eşimizin, dostumuzun, akrabalarımızın ibretlik hikâyeleri yazdıkları… Hikâyelerin kahramanları kadar yalın, onlar kadar sahici ve onlar kadar etkileyici bir dili var Demir’in… Kendi ‘‘içerde’’ olsa da dili özgür, kalemi kıvrak onun. Beyni ise firarda anlaşılan…