Saygın bir memur, sadık bir koca ve aile babası olan Friedrich Klein, kendini birdenbire hayali bir cinayetle suçun yükü altında bulur: Karısı ile üç çocuğunun ölümü, sahte pasaport, bir tabanca, çantasına istiflenmiş para ve gösterişsiz saygınlığı. Kırklı yaşlarını süren Klein, her şeye en baştan başlamak, yeni, genç bir adam olabilmek için gücünü toplar, izini kaybettirip Alpler’in güneyinde gözlerini açar. Hermann Hesse uzun yıllar devam ettiği psikoterapiye 1916’nın ilk aylarında C. G. Jung’un asistanı J. B. Lang ile başlar. C. G. Jung ile de ilk kez 1917 sonbaharında tanışır. 1919 yazında Montagnola’da, kesintisiz bir esinle yazdığı KLEIN VE WAGNER anlatısında, bilinçdışının işleyişine ilişkin Jung’un teorisinde yer alan ‘yeniden doğuş arketipi’ ile ‘gölge arketipi’nin izini sürebilmek mümkündür. Hesse, özel yaşamındaki krizler sonrasında 1921’de Jung’un Küsnacht’taki evinde haftalarca sürecek analiz seanslarına başvuracaktır. “Olgunlaştım, tam şeytanın ağzına layık bir lokma oldum!” Hesse’nin birçok kendini-ifşası içinde en acımasız olanı. Joseph Mileck Bu anlatı Hesse’nin sonraki onyıl boyunca eserlerinde baskın olan kilit tema ve motifleri önceler, özellikle de BOZKIRKURDU ile çarpıcı bağlantılar içerir. Yazarın orta yaşlarına ait en büyüleyici eserlerinden biri. Stefan Höppner Klein Hesse’nin bir parçası ve hep öyle olacak; o olmadan, acımı bu aynaya aksettirmeksizin bu acıya katlanamazdım. Yalnızlığa kaçmak kurtuluşum oldu, gece gündüz, bütünüyle bu kitabı yazarak yaşadım. Hermann Hesse