Laylee, annesi ölüp de hayaleti ona musallat olana ve babası da yas yüzünden aklını kaybedene kadar mutlu bir hayat sürüyordu ama Kışkent’te ölüleri Öbürdiyar’a hazırlamak için gün ağarana kadar bedenleri ovalamak, ruhları zaptetmek ve son yolculuklarına uğurlamak artık onun sorumluğundaydı. Gitgide artan yalnızlığı bir yana, aşırı çalışan elleri kaskatı kesilmeye ve tıpkı saçları gibi renklerini kaybetmeye başlamıştı. Kapkaranlık ve fırtınalı bir gecede, bembeyaz bir kız ve taşı bile ikna edebilecek bir oğlan evine geldiğinde Laylee neredeyse pes etmek üzereydi. Örümcekler ve böceklerden oluşan ordusuyla Benyamin de aralarına katıldığında, Kışkent ruhların istilasına uğramadan önce bu dört çocuğun büyünün ve arkadaşlığın iyileştirici gücünü keşfetmesi gerekecekti. “Kışkent’in akıllara kazınacak başkahramanı Laylee’nin karakter dönüşümü gözalıcı.” —Booklist, starred review “Hem klasik hem de taptaze bir roman.” —School Library Journal “Güzel olduğu kadar ölümcül bir büyüyle sarmalanmış bu harika hikâye, renklerin hayat kurtarabildiği, balinaların ulaşım aracı olarak kullanıldığı, böceklerin ve yürüyen ölülerin dehşetle beraber umut da getirdiği bir dünyaya açılıyor.” —BCCB “Tahereh Mafi, günümüz dünyasının kurallarını ve ilişkilerini hikâyesine mükemmel biçimde yedirmeyi başarmış. Kitap boyunca size yaptığı uyarıları dikkate alsanız iyi edersiniz.” —Kirkus, starred review “Kışkent, en az Ötediyar kadar (hatta belki de daha fazla) büyüleyici. Fars kültürüyle yoğurulmuş bu fantastik dünyada, arkadaşlığın iyileştirici gücüne bambaşka bir gözle bakacaksınız.” —Shelf Awareness, starred review