Uzun zaman önce, “Kırılma” adı verilen bir felaketin ardından, dünya birçok göksel adaya bölünmüştü. Kemer olarak bilinen bu adaların her biri farklı şekillerde gelişmişti ve zamanla kendine özgü bir ilişkisi var gibi görünmekteydi, öyle ki günümüzde birbirine hiç benzemeyen dünyalar bir arada ama ayrı ayrı var olabiliyordu. Ve Kemerlerin her birinde, her şeye gücü yeten bir atanın ruhu yaşıyordu. Anima Kemeri’nde yaşayan bir kız, eski püskü eşarbı ve miyop gözlükleriyle Ophélie, eşsiz yeteneklere sahipti: Nesnelerin geçmişlerini okuyabilir ve aynalardan geçebilirdi. Onu, güçlü Ejderha klanından Thorn’la nişanladıkları sırada dünyasında dertsizce yaşamaktaydı. Oysa artık ailesinden ayrılması ve Kuzey’in uçan başkenti Gökşehir’e, Thorn’a gitmesi gerekmekteydi. Peki hangi amaçla seçilmişti? Gerçek kimliğini neden saklaması istenmişti? Ophélie farkında olmadan ölümcül bir komplonun oyuncağı hâline gelecekti. “Dabos nadiren bir araya gelen karmaşık dünya inşası, incelikli karakter gelişimi ve sürükleyici olay örgüsü üçlüsünü kolaymış gibi göstermeyi bile başarmış.” –KIRKUS REVIEWS