“Yok!” demişti gece, uyku tulumunda kımıldanırken, o kadar yakınında olmak istemezdi ölümün. Onun uzaktan ve biraz da şeklen olmasını yeğlerdi. Kesinlikle istemiyordu bunu. Korkuyor muydu? Belki… Ama o asıl biraz öncesini, avın az sonra ne yapacağını bildiği, nefeslerinin aynılaştığı, birbirlerine teslim oldukları anı seviyordu. Kimin, ne zaman ve hangi sokakta vurularak öleceğinin bilinmediği yeni bir dünyada, hayat olağan akışında sürüp gitmektedir. Keskin nişancı, verilen görevi yerine getirmek üzere bir binanın çatısına yerleşir ve süre işlemeye başlar. Bu sefer kaç kişiyi öldürecektir? Cem Selcen’in yeni romanı, bireyin her an yok olabileceği muhtemel bir gelecekte, Türkçe edebiyatta örneğine az rastlanan türde distopik bir evrende geçiyor. Dakika dakika akan incelikli kurgusuyla Keskin Nişancı aynı zamanda umutsuzluğa karşı bir direniş anlatısı.