Olur ya kimi geceler bir sıçramayla uyanırsınız da gözlerinizin daldığı o zifirî boşlukta kimi yazılar akar soldan sağa, yukarıdan aşağıya ve sizden bilmem kimin yüreğine. Her satırda gizli binlerce mana ya da kalbiniz cereyan içinde titrerken dişlerinizin arasından zangır zangır dökülen cümleler vardır. Bedirhan Bey “Saatlerimizi Ayarlayalım” dediği vakitler bir yerlerde takılı kalmıştı vakit. Belki birinde belki de bir anda kilitliydi anımsanması gerekenler. İşte bahsi geçen mısralar hepimizin hayatının bir yerindeki gizli parçaları çağrıştırıyordu ya da ta kendisiydi. Saatlerimizi ayarladık ve ayrılmadık bir daha zamandan ve o ketum şey ne ise ona emanet ettik vakti. Şimdi ise kaybettiğimiz vakitlere tercüman olan bir eser var huzurumuzda. Belki de geçmişe, geçmemişe veya geçemeyecek olana ayna misali yaklaşarak elinden tutacak ve kaldırıp önümüze oturtacak hayat mürekkebinden soluyacağız. Kaybettiğimiz o anların kimine bakınca kahrolacağız, kimiçamura bulanmış satırları ise temizleme derdine düşeceğiz. “Kayıp Vakitler Teleskobu” ile arzumuz ne ise ona kavuşacağız. Kim bilir, belki vakti kaybedeceğiz belki de o vakitlerde kendimizi… Değerli okur, size şimdiden keyifli okumalar dilerim…