Can sıkıntısından kaçarız. İçimizin bize söyleyecekleri vardır. Bize derdini açacaktır. Kaygının bize anlatacakları vardır. Bizi kendi hikayemize çağıracaktır. Oysa biz kaçarız. İçimizin inlemesini, ağlamasını duymayacağımız kadar “gürültü”ye kaçarız. “Gürültü”yü kendimiz çıkarmak pahasına yaparız bunu. Acımızı hissetmemizi engellediği için kaçmayı bir iyileşme sanarız. Kargaşanın içinde yaramızdan saklanırız. Kendimize ve özgürlüğümüze giden yoldaki “yapabilme olasılığının dehşeti” bizi en çok kendi olasılıklarımızdan ve kendimizden kaçırır.Oysa insan kaygısına ve acısına bakarak buluşur kendisiyle. Kaçtıkça küçülen, yaklaştıkça büyüyen “öz”ünü kaygısında keşfeder. Yüzleşmemek ve kaçmayı seçmek “olma”nın biraz da korkulu görkeminden kaçıp “olmama”yı seçmektir.Senin kendinle konuşman lazım. Dert ettiklerini fark etmen lazım. Canını yakanları hissetmen lazım. Kendine söylemen lazım. Hastayım zannediyorsun. Değilsin. Kendini hasta ediyorsun. Bütün hücrelerin kulak kesilmiş dinliyor. Yetmiyor, çığlık atıyor. Dinlesen duyacaksın. Konuşsan duyacaksın. Senin kendinle konuşman lazım. Cem MumcuRollo MayDünyanın en ünlü psikoterapistlerinden biri olan Rollo May’in (1909-1994) eserlerinin en büyük özelliği, psikiyatri/psikoloji okurlarını aşıp genel okuyucuya ulaşabilmesidir. Örneğin herkesçe bilinen ve sıkça kullanılan, “Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır” sözü ona aittir.Rollo May’in yayımladığımız diğer kitapları: Aşk ve İrade, Özgürlük ve Kader, Varoluşun Keşfi, Kendini Arayan İnsan, Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk, Kafese Konan Adam, Güç ve Masumiyet.