“Madde ile mananın arasını açıyor modernizm. Bir kavgaya dönüştürüyor yaşamı. Bu denklemde kazanan ise hep madde oluyor. İnsan aklını sadece maddi olana, dünyevi olana kanalize etmekle bir dünya inşa ediliyor. Oysa akıl kıymetli nesnedir, sadece maddi olana vakfedildiği zaman insanın felaketi olur. Aklı yalnızca maddeye ve maddi olana üstünlük kurmada kullanan ve her türlü ilmî gelişmeyi ürünleştirebildiği ölçüde değerli bulan bu seküler zihniyet, sonunda aklı da ürünleştiriyor elbette. İnsan ise zaten çoktan ürün hâline getirildi…” Batı medeniyetinin İslam toplumu karşısında elde ettiği maddi üstünlüğün en önemli sebeplerinden birinin, kendisi dışındaki dünyaya karşı emperyalist tutumu olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Bu üstünlüğün manevi hayata nüfuz etmesinin önündeki en büyük koruyucu kalkan geçmişte olduğu gibi bugün de Kur'an ve Sünnet. İnsanlığın hâlihazırda içinde bulunduğu manevi buhrandan kurtulması, Batı'nın yön verdiği maddi koşulların getirilerinin ve götürülerinin iyi ölçülüp biçilmesiyle, bunun hakkaniyetle yapılmasıyla mümkün olacak. Bu kitapta, Doğu toplumlarının kendi değerlerine yeniden sarılarak hem maddi hem de manevi anlamda eski üstün konumlarına yeniden kavuşacakları vurgulanıyor. Tarihten çeşitli örneklerle Batı medeniyetinin sadece kendi çıkarlarını gözeten icraatlarını insanlık namına yapılan iyilikler olarak lanse ettiği gözler önüne seriliyor. Güncel sorunları samimi bir dille ele alan kitap çok şey düşündürecek.