1955 güzü. Budapeşte'de bir klinik odasında Macaristan'ın ünlü Kalp doktoru Littmann Imre kulağındaki aygıtla, konuk şair Nazım Hikmet'in sancılı yüreğini dinlemektedir. Şairin gözü doktorun masasındaki cam kavanoza takılır. İlaçlı sıvıyla dolu kavanozda bir kalp vardır. Genç bir kadının kalbi… Daha sırtına geçirdiği gömleğini iliklemeden merakla kavanozdaki yüreğin sırrını sorar doktoruna şair. Ve “Kavanozdaki Yürek”in öyküsünü şair dostuna anlatmaya başlar doktor… “Bu kitabında Selçuk, A. Jozsef'in şiirleriyle başlayan sıcak bir dostluğun onu şairin yurdu Macaristan'a götüren öyküsünü, yurdunun özgürlüğü uğruna 26 yaşında vurulup düşen ünlü şair Petöfı Sandor’un Macar ovalarında bıraktığı anılarını ve aşkını anlatıyor. (…) Eğer Budapeşte'de Nazım’ın ayak izlerinden yürümek isterseniz kitaba ad olan, Nazım’ın hasta ve yorgun yüreğinin sağaltımı için uğradığı sokakta yürüyecek, bir kalp doktorunun masasında duran kavanozda gördüğü bir yüreğe yazdığı (belki bazılarınızın ilk kez okuyacağı) 'Kavanozdaki Yürek' şiiriyle ve şiirin sarsıcı öyküsüyle karşılaşacaksınız…Ayrıca, Nazilerin 1944 yılında toplama kampı yolunda kurşuna dizdiği genç şair Miklos Radnoti’nın paltosunun iç cebinde kanıyla ıslanmış halde bulunan Senar-Selçuk Ülger çevirisi son şiirlerinden biriyle tanışacaksınız…” -Metin Demirtaş