Modernleşme öncesi geleneksel toplumların dini yaşamlarının merkezinde genellikle karizmatik dini önderler yer almıştır. Geçmiş dinlerin veya dini oluşumların temel motifi bu dinsel karizma idi. Hemen hemen tüm geçmiş din, tarikat, cemaat, mezhep vb. toplumsal oluşumların liderlerinin temel niteliği karizmatik oluşlarıydı. Karizmatik dini önderlik geleneksel dinsel yaşamın temel sembolü konumunda olmuştur. Bu toplumlarda genel olarak karizma, dinsel ve sosyal yaşamın adeta lokomotifiydi. Nitekim peygamberlerde mucize, velilerde keramet vb. özellikler toplum nezdinde karizmatik önderliğin birer yansımaları veya göstergeleriydi. Bu sayede geleneksel toplumlar veya topluluklar karizmanın vaz ve öğretileri etrafında toplanmakta, karizmaya inanmakta, bağlanmakta, kimlik oluşturmakta ve birer dini topluluk meydana getirmekteydiler. Günümüzde ise modernleşmenin temel dinamikleri olan şehirleşme, sanayileşme ve sekülerleşme süreçleri, bu geleneksel karizmatik dini önderlik yapısını ciddi anlamda dönüştürücü bir rol oynamıştır. Bu faktörler, geleneksel dinsel karizmanın varlık ve işlevini önemli ölçüde sarsmıştır. Modern kültür, karizmatik dini önderliklerin yaslandığı geleneksel kültürü ortadan kaldırdığından yerini geniş ölçüde dinsel kuramlara bırakmıştır/bırakmaktadır denebilir. Geleneksel toplumların bilgi yapısı, paradigmaları, bilimsel ve teknik bilgi düzeyleri vb. modern toplumlara nazaran farklı ve az gelişmiş olduğundan geleneksel kültür, karizmatik dini liderlerin doğuşu için oldukça elverişli ve karizma o anlamda işlevsel idi. Ancak, modernleşmeyle birlikte ortaya çıkan bilimsel ve felsefi düşünce, bilgi birikimi, teknolojik ilerlemeler, sanayileşme, kentleşme vb. gelişmelerin etkisiyle birlikte karizmatik dini önderliklerin sosyokültürel zemini de ortadan kalkmış oldu. Bu tarihsel ve toplumsal dönüşüm karizmadan kuramlara doğru ortaya çıkan bir yapısal-paradigmatik dönüşüm olarak adlandırılabilir. Çağımızda modern kültürün şekillendirdiği dünyada artık dinsel karizmaya pek yer bulunmamaktadır. Çünkü rasyonelleşme, bireyselleşme ve sekülerleşme gibi dinamiklerin karizmatik bir dinsel itaatle bir arada yaşayamayacağı çok açıktır. Tarihsel dinsel karizmanın yerini günümüzde kuramlar almış ve almaktadır. Başka bir ifadeyle, yeni inanç ve düşünce hareketleri artık karizmatik dinsel önderliklerin ortaya çıkardığı –kişi merkezli- hareketler olmayıp, modern dünyaya yönelen kuramsal –düşünce merkezli- hareketler şeklinde okunabilir.