Hükümdar’ın kahkahası ansızın kesiliverirdi. Sizi lanet olası piçler, kendi açgözlülüğünüz ve sınırsız hırslarınız yüzünden burayı boyladınız! Gerçekten beni devirebileceğinizi mi sandınız? Size söyleyeyim. Buna cüret edecek adam anasının karnından doğmadı daha, doğduysa bile kendisini bir ruha dönüştürmek, sakal bırakmak ve ayaklarından da insan kılları çıkmak zorunda. Asasını tehditkâr biçimde onlara doğrultup, öfkeden ağzından köpükler saçarak bunu bilmiyordunuz tabii değil mi diye eklerdi. Hayali bir Afrika ülkesi: Aburirya. Bir diktatörlük. Bağımsızlık savaşı verilmiş, sömürge dönemi son bulmuş ama halkın çilesi bitmemiştir. Emperyalist güçlerin “adamı” Hükümdar ve dalkavukları işbaşındadır. Soğuk Savaş döneminde Batı’nın el üstünde tuttuğu Hükümdar, Soğuk Savaş’ın bitimiyle Batı’nın gözündeki itibarını yitirmiş haldedir. Emperyalizm biçim değiştirmiş ve yeni dünya düzeni adını almıştır. Fakat oyunun kuralları farklıdır bu kez: Dönem sözde demokrasiler dönemi, küresel olmak geçer akçe. Hükümdar ve şürekâsı bu dönüşümü kavrayamamışlardır sanki. Dışarıda bariz bir itibar kaybı, içerideyse gizemli muhalif sesler... Kadınların aktif rol oynadığı bir halk hareketi, kuyruklar, protestolar, dayak yiyen kocalar, cinler ve tüm bu keşmekeşin ortasında esrarengiz bir büyücü: Kargalar Büyücüsü. Afrika edebiyatının en büyük yazarlarından Ngũgĩ wa Thiong’o bu kez komik mi komik, fantastik bir hikâye anlatıyor. Ancak gerçekler kara mizaha bürünüp kılık değiştirse de çığlık değişmiyor: A Luta Continua mücadele Sürüyor...